
Sosyalleşme mi? Bizde bu iş “miyav”la başlar, ömür boyu sürer.
Bizde sosyalleşme, öyle “2 haftalık program”, “3 adımda kedi eğitimi” falan değil.
Bizim için bu bir yaşam felsefesi.
Çünkü yavru bir kedinin ilk haftalarında sihirli şeyler olur:
Dünya açılır.
Kokular gelir, sesler karışır, bir el okşar, biri konuşur, biri Mozart dinlerken diğeri YouTube’dan “Mia and me” açar…
Ve tam o anda biz işe başlarız:
Sabırla, dikkatle ve minik bir tebessümle.
⸻
Bizim yavrular, laboratuvarda değil, gerçek bir evin ortasında büyür:
Kapılar kapanır, çocuklar güler, mutfaktan yemek kokusu gelir,
arada bir köpek havlar,
ve tabii… o meşhur elektrik süpürgesi çalışır.
Kediler önce tedirgin olur.
Sonra yaklaşır.
Sonra…
Üstüne oturur.
(Süpürge çalışıyorsa, mır’lamaya devam. Artık onun cihazı.)
Yani hayatı öğreniyorlar.
Ve şunu görüyorlar:
Hayat karmaşık olabilir. Ama güven varsa, her şey mümkün.
Ama iş burada bitmez.
Asıl macera, minik pofuduk yeni evine girdiğinde başlar.
Ve biz?
Biz orada da yanınızdayız.
Tavsiyeler mi lazım? Al sana birkaç altın öneri:
* Evde başka bir hayvan varsa, ilk tanışma İstanbul trafiği gibi olmamalı.
Yavaş, sakin, koklaya koklaya.
* Tasmalı yürüyüş mü?
Olur!
(Ama önce sabır, sonra iyi bir göğüs tasması… ve bolca övgü: “Sen ne güzel yürüyorsun be!”)
* Araba yolculuğu mu?
İlk seferde miyavlar, ikinci seferde sessiz, üçüncüde… şoför olmasa o sürecek.
Çünkü…
Dünyanın en şahane soyağacı neye yarar,
eğer kedi elektrik süpürgesini görünce kıyamet zannederse?
Sakin, uyumlu bir karakter, bizden onlara kalan en değerli mirastır.
Ve inanın, ailelerimiz tam da bunu en çok takdir eder.
Günün sonunda…
kucağınıza bir kedi gelir.
Güzelliği ayrı,
ama bakışıyla der ki:
“Sana güveniyorum.”
Elbette, işte önerdiğim alternatif bir versiyon:
Ve tam da o anda…
anlarız ki:
Yaptığımız şey sadece güzel değil,
belki de gerçekten olağanüstüydü.
