
Tek Başına mı? Bazen Bir Ruh Yeter.
Bazı kediler vardır…
Macera arar: başka kediler, köpekler, çocuklar,
ve gece saat üçte evin içinde fıt fıt gezen o meşhur oyuncak fare.
Ama bazı kediler vardır ki…
Sadece sizi arar.
Sizi, ve sadece sizi.
Her kedi “yanına arkadaş ister” diye bir kural yok bizde.
Bizde hikâyeler var.
Ve her hikâye… dinlemekle başlar.
Mesela bir gün, yaşlı bir teyze arıyor.
Yürümekte zorlanıyor ama kalbi…
kedi sevmeye hazır.
Şimdi biz ona iki büyük, enerji küpü yavru versek —
koşacak mı peşlerinden?
Yoksa…
birlikte çay içecekleri,
kanepede sessizce mırıldanacak,
televizyon izlerken patisini eline koyacak
o sakin kediyi mi seçsek?
Evet, biz bazen tek kedi veriyoruz.
Ama öyle rastgele değil —
kalp, zaman ve şartlar uygunsa.
Çünkü biz kedilerimizi tanıyoruz.
Ve biliyoruz, hangisi “topluluk kedisi”,
hangisi “bir insan bana yeter” diyenlerden.
Bazı kediler kalabalığı sever.
Bazıları dört yıl boyunca kalabalığın içindeydi zaten…
ve artık sadece kendi koltuğunu istiyor.
Kendi insanını.
Biraz sessizliği.
Özellikle kısırlaştırılmış eski damızlık kediler:
hayatları boyunca herkesle anlaşmayı öğrendiler.
Ve şimdi diyorlar ki:
“Biraz da ben merkezli olayım.”
Bir yavru eve sadece “geldi” diye gelmez.
O, gerçekten size uygunsa gelir.
Sizin hayat tarzınıza,
enerjinize,
ailenize ya da…
sizin sessizliğinize.
Elbette, çocuklu evlerde, hareketli hayatlarda genelde iki kedi öneriyoruz.
Sonuçta sabah birinin diğerine kulak temizlemesi güzeldir
Ama bazen…
bazen bir tek minik aslan yeter.
Tıpkı eşini kaybettikten sonra küçük bir kedi Leo’yu sahiplenen kadın gibi.
Bize yazdı:
“Tekrar uyuyabiliyorum. Biri yanımda mırıldanıyor. Biri beni seviyor.”
Fotoğraflarda görünüyor.
Videolarda belli.
İkisinin de gözlerinde aynı huzur var.
Tek kediyle yaşamak istisna değil,
bir ihtimaldir.
Kalple, mantıkla, sorumlulukla olursa —
hepimiz için en büyük mutluluk olabilir.
Ve zaten…
hayatta aradığımız şey tam olarak bu değil mi?
